BİR GÜNDE İKİ MAÇ VE İKİ MECERA

Soğuk kış kapıdan uzaklaşmış yerini bahar almıştı
Ağaçlar çiçek açmış ekinlerde epey kabarmıştı
Sizin anlayacağınız aylardan ya nisan yada mayıstı
Şimdi anlatacaklarımsa güneşli bir cumarteside yaşanmıştı


Sabah kalkınca ilişti gözüm yine harmanyerine
Çok heyecanlandım top oynayan çocukları görünce
Sevinçle koşarak bir solukta ulaştım harmanyerine
Bu arada aklıma gelmedi haber vermek evdekilere

Harmanyerine varınca önce biraz üzüldüm
Çünkü kendi yaşıtlarımı değil benden biraz büyük olanları gördüm
Anladığım kadarıyla gideceklerdi maça Hocabeyliye
Tam döndüm eve gelmek üzere
Bir ses duydum arkadan Ali sende gelirmisin diye
Önce biraz şaşırdım sonra heyecanla atıldım
Evet tabi ki gelirim hem de çok sevinirim

Kimler yoktu ki o kadroda
Beytullahtan Menderes ve Çapan'a
İsmailden Veysel'e ondanda Ramazan'a
Hepsi de çok iyi oyunculardı o zamanlarda


Her ne kadar ben biraz cılız kalsamda
Çağırmışlardı beni de bu maça
Ya iyi bir imaj bıraktığımdan onlarda
Ya da mecburen adam yokluğunda
Ama önemli olan bu heyecanı yaşamaksa
Ayrıntılar kimin umurunda
Netice de Aflak'ı temsil edecektim bu güzide arkadaşlarla
Bu gurur yeter de artar bana

Bu benim ilk köyler arası maç tecrübemdi
Hem çok heyecanlıydım hem de sevinçli
Yol boyunca konuşuldu teknikler taktikler
Bana da sende bekte oynayacaksın dediler


Pek sevmesem de oynamayı bekte
Uyacaktık mecburen takım disiplinine
Önemli olan Aflak'ın galip gelmesiyse
Tabi ki oynardım görev verilen her yerde

Yarım saatlik yolculuktan sonra ulaştık Hocabeyliye
Zaten bekliyordu bizi hocabeyliler dört gözle
Bizim geldiğimizi görünce kurdular hemen iki kale
Seyirciler de hazır olunca yerlerinde
Engel kalmadı artık maça geçmeye

Hemen başlamıştı maç
Beytullah açıklara kaç
Yine başarılı bir verkaç
Yerindeydi rakibin müdahalesi oldu yine taç
Karşı karşıya pozisyonda kalınca Menderes yavaş
O anda yolmuştuk hepimiz saç ve baş

Sonra Beytullahtan sert bir şut
Bağırdı seyirciler taş üzeri aut
Aslında bu şut bal gibi goldü
Kale direği olmayınca seyircilerin dediği oldu
Maç deplasmanda olunca bizim de gıkımız çıkmıyordu


Maçın başlarında tutuk olan Ramazan
Maçın ortalarında şahlandı bir an
Bu arada Beytullahta başladı seri çalımlara
Çare bulamayınca rakip Beytullah ve Ramazan'a
Başvurdular sertliğe ve mızıkçılığa


Hem gollerimizi saymıyorlardı
Hemde her pozisyonda çelme takıyorlardı
Bu vaziyette galip gelmemiz mümkün değildi zaten
Bu durumu protesto edip ayrıldık sahadan hemen

İşi kavgaya dökmek isteseler de
Berber Ömer ve birkaç sağduyulu vatandaş girdi devreye
Her ne kadar onlar bu durumu engelleyemese de
En azından kaçacak kadar zaman kazandırdılar bize
Ve uzaklıştık oradan seri bir şekilde

Tam Hocabeyliden çıktık derken
Yol kenarındaki topa vurdu birisi bizimkilerden
Hepimiz kızsakta arkadaşa geçmişti iş işten
Çoktan inmişti özün içine top yolun üzerinden

Topumu aldılar diye çocuk ağlayınca
Çocuğun babası bir hışımla çıktı dışarıya
Çok korktuk adamdan ve başladık kaçmaya
Adam bizi yakalayamayacağını anlayınca
Düştü peşimize kocaman bir kangalla

Hemen daldık özün içine
Adam boyu otların içine girince
Azdırdık izimizi uzaklaştık epeyce
Ama yinede geliyordu köpeğin sesi
Sanki ensemizde hissediyorduk adamın nefesini
Birazda içimizden bazıları korkuttu bizi
Neymiş efendim varmış adamın elinde tüfeği

Özün içinde epeyce yol aldıktan sonra
Çıktık ekinlerin arasından Ortaköy yoluna

Tüm bu olanlardan ibret almak bir yana
Hala diyorduk gidelim Ortaköy'e maça
Ve başladık yeni bir maceraya

Ortaköy'e varınca gittik İstiklal ilkokuluna
Okulun bahçesindeki çocukların yanına varınca
Çağırdik onları maç yapmaya
Önce biraz burun kıvırsalar da
Kabul ettiler sonunda

Maçın başlarında başabaş oynasakta
Sonraları yorgunluğumuz çıktı ortaya
Hemde karnımız aç olunca
Hükmetmiyordu artık beyin ayaklara
Birazda hır gür çıkınca
Yarım bıraktık o maçı da

Maçtan sonra bir tur attık çarşıda
Ama hiç birimizin cebinde yoktu beş kuruş para
Yürüyecek takatimiz kalmayınca
Çapan dedi teyzemin evi hemen şurada
Önce biraz utansakta
Sabrımız kalmamıştı açlığa ve susuzluğa
Ve dayandık Çapan'ın teyzesinin kapısına


Teyze bizi çok iyi karşıladı
Hepimizi öptü ve bağrına bastı
Ve daha biz söylemeden konuyu o açtı
Açmısınız çocuklar hazırda var pilav ve çorba
Yanına da yaparım tatlı ve salata

Bir güzel karnımızı doyurduk
Bu arada gözümüzü televizyondan alamıyorduk
Televizyonda vardı Şirinler
Bu çizgi filmi herkes çok sever


Üstelik televizyon renkliydi
Daha bizim köye renklisi gelmediydi
Gerçekten şirinler maviymiş
Gargamel bu konuda haklıymış
Meğer sarışınmış şirine
Şu renkli televizyon da ne kadar güzelmiş be


Çayımızı da verince teyze
Fer gelmişti artık gözlerimize
Biz müsade isteyince
Güle güle gidin dedei teyze
Ve selam söyleyin annelerinize

Tüm bu olanları yorumlayarak girdik köye
Zaten havada kararmak üzere
İnsan çok mutlu oluyor kendi evine gelince
Anlatmadım o gün yaşadıklarımı hiç kimseye
Sırrımı açıklamak kısmetmiş bugüne


Ama bu durumu tavsiye etmiyorum size
Nereye giderseniz haber verin evdekilere
Paylaşın yaşadıklarınızı ailelerinizle
Eğer başınıza birşey gelirse

Size ilk sahip çıkacak ailelerinizdir
Ateş düştüğü yeri yakar gerisi hikayedir
Bu yüzden ailelerinizin kıymetini iyi bilin
Onların bir dediklerini iki etmeyin
Sonra bir bakarsınız kalmamış kimse yuvada
Ancak görüşürsünüz bayaramda yada seyranda
Yada üçbeş yılda veya................................


Ali Rıza BABA
Temmuz 2006 ANKARA
Not Bu olay 1987de yaşanmıştır olayın kahramanları
Ben Ali Rıza Baba
Beytullah : Kayaoğlunun Yunus’ un oğlu
Mennderes: Kayaoğlunun Yunusun oğlu
Ramazan : Ka’lerin Erdoğanın kardeşi
Çapan Muhtar Yusuf’un oğlu

Berber Ömer: Hocabeylili olup yanlış hatırlamıyorsam Hilmi Karanfil' in oğlu Yavuz' un bölesi(kuzeni)

Olay yaşanmış olup yaklaşık 20 yıl sonra kaleme alındığı için yer yer şairin hayalgücü devreye girmiş olmakla beraber olay özü itibariyle böyledir aslında olayın kahramanlarınında yorumlarıyla katkıda bulunması halinde ogün o maça gidenlerin sayısı ve kimler olduğu anlaşılacaktır.



{