HAYLADIDA YUSUF OĞLAN HAYLADI
(KEZİBAN İLE NUH’UN TÜRKÜSÜ)
Türkünün Hikayesi:
1940’lı yıllarda Şereflikoçhisar’dan aldığımız Ağaçören ilçemizin Dadılar Köyünde Nuh adında bir eşkıya varmış.
Nuh’un astığı astık, kestiği kestik, hırsız, birisiymiş. Her köyde adamı varmış. Köylerden öküz, koyun gibi malları çalar, Nuh’a verir, geri kurtarmak için haraç verirlermiş. Şereflikoçhisar ile Ortaköy’ün köyleri birbirine çok yakındı. (1989 yılında Aksaray’ın Vilayetliği için yapılan taksimatla 36 köy Aksaray’a bağlandı, 2 tanesi ilçe yapıldı.)Bizim Köy de Nuh’un kolculuğunu Nafiz amca yaparmış. Babamdan çekindiği için ve babam Muhtar olduğu için babamın öküzlerini vermezmiş. Babam bir gün Nuh ile karşılaşır.
-Ulan Çolak Ali senin öküzlerden vergimizi alamadık neden der. (Babamın bebekken eli yanmış) Babam da gırgırına;
—Köyün Kıllıbaş mevkiinde sizin aşağı ve yukarı yol üzerinde 20’şer dönüm 2 tane tarlam var. Öküzler orada yayılır götür der. Ağabeyim tarlayı üçlemiş.
Nuh bir gün babamın öküzlerini çalıp giderken öküzün biri bizim köyün arazisini geçerken duraklamış. Nuh varıp öküzün sırtına vurunca öküz bir çifte atmış, Nuh olduğu yere düşüp bayılmış, öküzler dönüp gelmişler, bir daha da götürememiş.
Nuh’un bu kötü huyları devam ederken; Ortaköy’ün Gökler Köyünden evli bir kadını gözüne kestirmiş. Oysa Nuh kendisi de evliymiş. Gökler Köyü halkı durumu bildiği için kadına göz kulak oluyorlarmış. Nuh Kezban ismindeki bu kadını kaçırabilmek için 2 yıl Gökler Köyüne sık sık uğramış, fakat fırsat bulamamış.
Bir ara Kezban’ın kocası Abdurrahman Bey birisini vurarak hapise düşmüş, köylü yine de Keziban’ı koruyormuş. Bir yaz günü köylü yabana iş görmeye çekilirken Kezban’ın kocası Abdurrahman Beyin amcasının oğlu Hüseyin Bey’e silah vererek Kezban’ı beklemesini söylemiş. Yanında iki kadın ve Kezban’ın tarlada çalışmaya giden kayınbiraderinin çocuğunu da bırakmışlar.
Nuh bizim köyden Hacı Niyazi Amcayı, kendi köyü Dadılardan Öksüz Dede amcayı ve 2 kişi daha yanına alarak bir yaz günü halk bağda tarlada çalışırken köyü basar. Hüseyin amcayı (kuzenim olur direk yazarsam tepki alırım) bağlarlar, kadınların çok çaba sarfetmesine rağmen Kezban’ı kaçırırlar. Daha sonraları babam dâhil, Ortaköy ve Şereflikoçhisar’ın köylerinin muhtarları Nuh’u Ankara’ya şikâyet etmiş. Bir Binbaşı gelerek muhtarlardan ve halktan aldığı bilgiler üzerine Nuh’u mahkeme’ye vermiş. Daha sonra Nuh Ankara’ya mahkemeye giderken kamyondan düşerek ölür. Nuh’un ölümünden sonra Kezban’ı, kaçırdıklarında yardımcılık yapan Öksüz Dede amca alır. Olay üzerine 1990 yılında vefat eden dayımın kızı kara Fadime abla bu türküyü yakar… Kezban Hanım Eylül 2004’de vefat etmiştir.
Kaynak Kişisi: Emel DEMİRYÜREK
Notaya Alan: 1983 yılında Türk Halk Müziği ve Oyunları dergisinde ve Hamdi
Tanses’in Öyküleriyle Notalarıyla Halk türküleri kitabında yayınlanmıştır
Türkünün Sözleri
Hayladıda Yusuf oğlan hayladı
Kaynım karısının çocuğu ağladı
Emmimoğlu boz belleri boyladı
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Bilal’ların bahçesinde gül ireyhan ekili
Top top olmuş Keziban’ın kekili
Hüseyin oğlanda şu odanın vekili
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Yukardan da doğar ikindin günü
N’ettin Kezibanım al fike donu
Allah versin hapistane ömürü
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Kapımıza kara kilit astılar
Gece kollayıp gündüz bastılar
Hapisteki nazli yâri bana kestiler
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Gökler ile Dadılar’ın arası
Arasına bozdumanlar durası
İy’oldumu Keziban’ın yarası
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Melek bacım dedim sıktım kolundan
Aşamadım şu musluğun belinden
Dayım beni kurtar Nuh’un elinden
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Ortaköy yolunu arşınlamalı
Gelen atlıları karşılamalı
Hiç durmadan Koca Nuh’u kurşunlamalı
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
Söylen kaynanam Eşe’ye çekmecemi açmasın
Görümcem Yeter el yerimi seçmesin
Deyinde Nazlı yâre benden geçmesin
Değme dayım değme çoktur kederim
Kuma üstü imiş benim kaderim
NOT: Haylamak: Bağırıp, Çağırmak, Bozbel: Mevkii Adı, Alfike : Kırmızı Renkli Kadın Şalvarı, Elyeri : Ufak Tefek Eşyaların Konulduğu Yer