Geleneklerimiz

GELENEK VE GORENEKLER

 

Köy halkı misafirperverdir. Köy gençleri modern giyime ayak uydururken, ihtiyar kadınlar şalvar, üzerinde kazak ve yelek giyip başlarina yazma baglarlar. Köyün erkekleri pantolon, ceket giyer ve başlarinda kasket bulunur. Köyümüzde evlenmeler genellikle gençlerin birbirlerini istemesi ile ve görücü usulü ile olur. ilk önce erkek tarafi kizi görmeye gider. Kiz beğenilirse dünür gidilir. Kiz ailesinden Allah’in emri ile istenir. Bu sürede kiz tarafi düşünmek için zaman ister. Birkaç gün içerisinde kiz tarafından gelen haber dogrultusunda tekrar dünür gidilir ve ağız tatliligi yapilir. Bunun akabinde nişan ve dügün töreni yapilir. Köyümüzde dügün ve cenaze törenlerinde yardimlaşma ilk planda yer alır. Böyle durumlarda köylü birbirlerinin sevinç ve üzüntülerini paylaşır

KÖSTEK KESME

Çocuk yeni yürümeye başladığında ileri de daha iyi yürümesi, ayaklarının birbirine dolanmaması, bir yerlere takılıp düşmemesi için bazı işlemler yapılır Öncelikle çocuğun iki ayağı iple birbirine bağlanır. Bu ip bir kişi tarafından kesilir. Bu işleme “köstek kesme” denir. . Kösteği kesen kişi, ipin kesildiği yerden başlayarak çocuğun ailesine ait olan evin etrafında koşarak üç defa dolanır. .

Kösteği kesilen çocuğun düzgün yürüyeceğine ve yere sağlam basacağına inanılır. Bunun için yürürken düşmeyen ve yere sağlam basan kişilere köstek kestirilmesi esastır. Aksi takdirde şapşal, ayağını oraya buraya katarak yıkılan kişilere köstek kestirilmez. Köstek kesen kişinin düzgün yürümesi ve koşarken düşmemesi köteği kesilen çocuk için esastır. Burada kösteği kesilen çocuğun kösteği kesen ve düzgün yürüyen kişiye çekmesi murat edilir

KIRK ÇIKARTMA

 

Yıllardır  süre  gelen  inançlarımız   gereği,  doğan  bir çocuğun  kırk  gün  sonra  kırkı   çıkartılır. Kırk  çıkartma   işini   her  yöredeki  insanlar  farklı   olarak  uygular. Köyümüzde  bir  çocuk  doğduktan  kırk gün  sonra , ailesi   kırk  çıkartma  işine  başlar. Bu  iş  için  çeşitli  yerlerden  40 tane  küçük  taş  parçası  topnanır. Bu  taşlar  temizlenip  kaynatıldıktan  sonra  bir kova içindeki ( ılıtılmış)  suyun  içine  atılır.  Ateş  üzerinde  kaynatılan  suya  soğuk su eklenerek   ılık  hale  getirilirken ,  çocuğu ;  kadının  bir  tanesi  soyup,  çıplak bir halde hazır olarak bekletir. Diğer  bir  kadın  ise  çocuğun  başının  üzerine  bir  elek  veya  ilistir  denen  delikli   süzgeç  tutar.  Kova  içine  boşaltılmış   ılık  suyun  içine, kırk taş atılmış sudan bir bir tas ile çocuğun  başından ” ağrın –  acın  bu sular ile   gitsin”   diyerek  aşağı  dökülür. Ondan  sonra  çocuğun  kafası  eller  arasına   alınarak,  ayakları  aşağı  doğru   sallandırılır  ve  aynı   sözler  tekrarlanır.   Daha  sonra  tekrar  doğrultup,  çocuğun  iki   ayaklarını   bir  araya   getirip,  kafası   aşağıya   gelecek  şekilde  bütün  ağırlığı  ile  aşağıya doğru  sallandırırken,  bir eliyle de  iki  ayagının  üzerine  bir  kaç  sefer vurduktan sonra,  çocuk  tekrar  doğrultulup  üzerindeki yaşları  bir  bez ile  sildikten  sonra  üzeri  giydirilir  ve  beşiğine  yatırılır. Çocuğun  taş  gibi  uyuması   içinde  bağrına  bir taş koyulur.  Böylece “Kırk  çıkartma ”  işlemi  bitmiş olur.

 

 

DİŞ HEDİĞİ

 

Çocuğun   diş çıkartığını ilk gören  kişi,  çocuğun  annesini  veya  babasını  müjdelerken,  çocuğa  bir  hediye  almayıda  ihmâl  etmez.  Bu   müjdenin  ardından  çocuğun  ailesi,  buğdaydan  diş  hediği   yapıp, komşularına  çocukları  için diş  hediği dağıtır. Bazı  kimselerinde  adet  üzerine,  bana  benzesin  diye  çocuğun  ağzına  tükürdükleri  görülür.

AL BASMASI

Doğumdan  sonra  cin  ve  peri  denen  doğa üstü  gözle  görünmeyen  güçlerin,  anneye  görünüp  ona   musallat   olma durumudur. Bu  gibi  hallerde anne gözüne  bazı  kimselerin  başkalarının  şekline (kıyafetinde / kılığında) bürünüp  geldiğini ve kendine  yaklaşmak  için  çeşitli  hareketlerde  bulunduğunu,  tatlı  dil  dökerek,  bazılarınında  daha  katı   bir  şekilde  yaklaşmaya  çalıştığını  söyler .  Eğer  yakınlaşma  veya   temas  olmuş  ise;  kötü  sonuçlar  ortaya  çıkar ki  buna  köy  dilinde ”  albasması ”  veya  ” Cin   çarpması ”   denir. Buna  çalınmada  (Felç olma durumu) denilmiş olup, bunun etkisinden çocuğun  dahi  öleceğine  inanılır.

Şaman inancının  hala  etkisinde  olan  Türkmen, Avşar  ve  Yörüklerde  al basması  inancı  hala  yaygındır. Şamanislikte al denilen  gözle  uğuna şöyle inanılır ve olduğu söylenir.